ÇEVRE

“SADECE ORMANLARI DEĞİL, GELECEĞİMİZİ DE KAYBEDİYORUZ”

Kuzey Ormanları Savunması, ‘ Gençleştirme ya da plantasyon ‘ adı altında, odun üretimi için devam etmekte olan ağaç kesimlerine dur demek için bir basın açıklaması yaptı İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü önünde düzenlenen açıklamada; “ormanlarımızı değil, yaşam alanlarımızı, su havzalarımızı, biyoçeşitliliğimizi, yaban hayatımızı dolayısıyla geleceğimizi kaybediyoruz” denildi.

2004 yılında değişen maden kanunuyla ormanlarda yapılan tahsislerin kolaylaştırıldığının hatırlatıldığı açıklamada, isteyenin istediği ormanlık alana maden ve enerji tesisi ruhsatı alır hale geldiği belirildi.

Maden ve enerji tesisleri nedeniyle hızla küçülen ormanların, son yıllarda da ülkedeki odun  hammadde kaynağı noktasına geldiğinin ifade edildiği açıklamada şöyle denildi:

“Plansız, programsız projelere, israfa, savurganlığa, belli kesimlerin finansal açıdan  beslenmesine kaynaklarımız yetmez oldu. Bu açığı kapatmak için gözünü ormanlık alanlarımıza dikenler, çarelerden birisini, odun üretimine bağladı. Sorulduğunda OGM, ‘ Gençleştirme ya da plantasyon  ‘ adı altında, bizi kandırmaya çalışıyor. OGM verilerine göre 2000 li yılların başında odun üretimi 8 milyon m3 civarındayken, 2020 liyıllara geldiğimizde 25 milyon m3 e yaklaştı. Kesimlerin, ülkenin entegre ağaç sanayisini desteklemek  amaçlı yapıldığını biliyoruz. Bu miktarın, önümüzdeki dönemlerde yıllık  50 milyon m3 e çıkacağı ifade ediliyor.Biliyoruz ki Türkiye, birim alanda en fazla odun üretimi yapan ilk 5 ülke arasında yer almaktadır.

Yanlış politikaların sonucu kaynak arayışı çerçevesinde başvurulan çarelerden birisi olan odun üretimi amaçlı kesimlere dur deme zamanı geldi. Madenler, enerji tesisleri, plansız şehirleşme, hızlı yapılaşma ve bunlara eklenen odun üretimi sonucu artan ormansızlaşma bir yana,  son dönemlerde söndürlemeyen yangınlar da ormanlarımızın hızla azalmasına neden oluyor. Sonuç olarak sadece ormanlarımızı değil, yaşam alanlarımızı, su havzalarımızı, biyoçeşitliliğimizi, yaban hayatımızı dolayısıyla geleceğimiz kaybediyoruz.

Uzun zamandır, özellikle orman yangınları dönemi ve sonrasında yaptığınız açıklamaları takip ediyoruz.  Geçmiş dönemlere baktığımızda 20 yılda yanması muhtemel ormanlık alanımız 10 gün içinde yandı.

Yapılaşma, sanayileşme ile insanların orman alanlarını daha fazla kullanır hale geldiği bir dönemde orman yangını riskinin arttığını sokaktaki her vatandaş gayet iyi biliyor. Küresel iklim değişikliği nedeniyle, dünyanın her yerinde, Amerika Birleşik Devletleri’ nde, Avustralya’ da, Sibirya’ da  söndürelemeyen yangınları izliyoruz. Bir kaç yıl önce Yunanistan’ daki orman yangının nasıl bir felakete dönüştüğünü gün be gün takip ettik. Her yıl İspanya’ da, İtalya’ da ve ülkemizde artan sayıda ve büyüklükteki  orman yangınları haberlerini alıyoruz.

Siz ise bize sürekli olarak yangınların neden söndürülemediğini anlatıyorsunuz. Sizin göreviniz bize bu bahaneleri anlatmak değil, erken uyarı sistemi ile bu riskleri görmek, çağdaş ilk müdahale uygulamaları  ile yangınları büyümeden söndürmek.Sizin göreviniz bize bahaneler sunmak değil, yangınları söndürmek.  Gerçekten bu riskleri   ön göremeyecek, görevinizi layıkıyla yerine getiremeyecek  kadar beceriksiz misiniz ?

Yoksa hazine de kaynak kalmadığı için, yanan yanar, yangından sağlam kalanlar odun üretimi olur  diye düşünecek kadar çaresiz misiniz ? Odun üretimindeki artış böyle düşünmemize neden oluyor ve bu soruları size soruyoruz.


Sayın OGM; Kasım 2021’ de  Sayıştay Raporu’ ndan yaptığımız alıntılarla tweetler attık, biliyorsunuz. O  zaman da ifade ettik ki  asıl sorumlululuğunuz dışında pek çok işle uğraşıyorsunuz. Ama yapmanız gereken ormanlarımızı korumak. Belliki aldığınız talimatları uyguluyorsunuz. Bu talimatları yerine getirirken bizim yaşam alanlarımızı, su havzalarımızı, suyumuzu, havamızı yok ediyorsunuz. Tabi kendi ekmeğinizi de yok ettiğinizin farkındasınız değil mi ?

Sayın İstanbul Halkı ve Türkiye; Durdurulamayan ya da durdurulmak istenmeyen orman yangınları yanı sıra, şuursuzca devam eden, ülkenin her yerinde tanık olduğumuz, maden işletmeleri için , taş ocağı ve  enerji tesisleri faaliyetleri için , ahşap sanayisininhammade ihtiyacı için yapılan kesimleri durdurmak hepimize düşen bir görev.Bu gidişe hep beraber dur demenin zamanı geldi, geçti. Zira yok olan,  ormanlarımız değil, su havzalarımız, suyumuz, havamız, biyoçeşitliliğimiz.

Bugün burada Orman Bakanı’nı istifaya çağırıyoruz. Aynı zamanda  OGM’ yi, odun üretimi amaçlı kesimlerini ve sayıştay raporlarında belirtilen,  üstüne vazife olmayan faaliyetlerini durdurmaya,  aynı raporda belirtilip yapması gerektiği halde yapmadığı faaliyetleri yerine getirmeye,  asli görevi olan ağacı, ormanı herşeyden üstün tutmaya davet ediyoruz.Herkes görevini yapsın.

İstanbul Halkı ve tüm Türkiye olarak yaşam alanlarımıza, ormanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğimizi buradan kamuoyuna duyuruyoruz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu